DİZİ TAVSİYESİ:BIG LITTLE LIES
- BÜŞRA DOĞAR
- 31 Eki 2017
- 5 dakikada okunur
BIG LITTLE LIES

Ta ta ta taamm! Yeni bir yazı dizisi ile karşınızdayım.Sizlere bu yazımda tek nefeste bitiverecek; ama etkisi günler sürecek bir diziden bahsedeceğim. BIG LITTLE LIES...
Bir dizinin daha sonuna gelmenin verdiği duygu karmaşasıyla ve tarifi pek de mümkün olmayan hissiyatlarla yazıyor olacağım yorumlarımı. Sadece 7 bölümden oluşan mini bir dizi oluşunu dizi bittikten sonra öğrenmem; beni gözlerimin dolmasına müsade edecek derecede üzdü.
Dizimiz Kalifornya eyaletinin Monterey kasabasında geçmektedir. Ne kasaba ama yani dizi bittikten sonra bir anlık yüksek hayallere kapılmanın verdiği galeyanla okyanus kenarı emlak fiyatlarına bakmaya kalkıştım, hani bide okyanus kenarında olanlara bakıyorum; bendeki heyecanı siz düşünün. Töbee. Kapat kapat.
Dizinin jenerik müziği Michael Kiwanuka - Cold Little Heart 'ı ve jenerik ile birlikte okyanusun uçsuz bucaksız görüntüsü, sizleri o bölgeye götürüyor ve siz bir daha gelmek istemiyorsunuz. Okyanusun adeta alımlı bir kadının saçlarını attırışı gibi dalgalarını savurması ve sonrasında güçlü kadınların arkalarında bıraktığı izler gibi dalga sonrası beyaz baloncuklardan oluşan izler bırakması ile o sonsuz mavinin tadına varıyorsunuz. Şarkıya, mavinin verdiği huzur, yamaçların tatlı korkusuna karışık yeşillikler, dalgaların kıskanç bir kadının hırçınlığıyla kayaya yükselmesi ve başrol kadınlarımızın keskin bakışları ile çocuklarının masumane hareketleri damga vuruyor. Sabırsız insan olmama rağmen başlangıç kısmını hiç atlamadığımı itiraf etmeliyim.
Acaba Katil Kim? temalı olduğuna bakmayın asıl vurgu mükemmel derecede görünen hayatların aslında tamamen yalandan ibaret oluşu. Bu dizi beni tekrardan ilişkileri sorgulamama, yeni sorular oluşturmama sebebiyet verdi. İlk önce beni en çok etkileyen karakterle ya da çiftle başlamak istiyorum.
Celeste( Nicole Kidman) ve Perry çifti. Tam anlamıyla mükemmel görünüyorlar, işte sorun sadece öyle görünmeleri. Perry yakışıklı, karizmatik, başarılı bir iş adamı olmasına rağmen öfkesini kontrol edemeyen epileptik bir karakter. Celeste ise kıskandırıcı derece güzellikte, başarılı eski bir avukat. İlişkilerinde her şey düzgün görünürken Celeste'nin küçük bir düşüncesizliği gibi hani sizin büyütülecek bir şeyin olmadığını düşündüğünüz her şey Perry'nin içerisindeki canavarı uyandırmaya ve Celeste'ye şiddet uygulamasına kadar götürecek bir sosyopatın doğmasına sebebiyet veriyor. Düşünmediğiniz bir anda sevdiğiniz adamı boynunuza sarılır halde, sizi tokatlar halde daha da fenası sizi döver halde buluyorsunuz. En kötüsü de kendinize olan saygınızı yitirerek ona karşılık veriyorsunuz ve ardından içinizde oluşan hayvanı cinsel ilişkide oynatarak öfkenizi dışavuruyor ve sonrasında normal insana dönüyorsunuz.Peki nasıl bir insana dönüşüyorsunuz? ne kadar insan kalabiliyorsunuz ? Sevdiğiniz adamın,çocuklarınıza iyi babalık yapan ve sizi deliler gibi seven kocanızın tek eksisi evliliğinizi bitirmeye yetebilir mi? Günümüzün kadınları aynısını hatta daha katlanılmazını yaşamıyor mu? Kimse dört dörtlük değildir evet kimse muhteşem değildir peki bir insanı bu eksisiyle kabul edebilir miyiz? Muhteşem bir evde oturuyorsunuz, çok zenginsiniz,yakışıklı kocanız size deliler gibi aşık, çocuklarınıza harika bir baba, ailesine değer veren bir eş ama size hiç tahmin etmeyeceğiniz anda sinirlenen, bağıran, öfkelenen ve size şiddet uygulayan, sizi kısıtlayan bir eş. Hani eskilerin evlilikleri uzun ömürlüymüş ya, hani eksiklikler görülmez, kırılan şeyler tamir edilirmiş ya hepsi boş. Annelerin hepsi ne diyor? Kızım okusun ekonomik özgürlüğü elinde olsun, kocasına boyun eğmesin diyor. Eskiden boşanma utançtı,yoktu, kadın, kocası dövse de sövse de kadınlığını yapacaktı. Aksi yoktu, olamazdı.Kim ister boşanmak, kim ister çocuklarını ayrı büyütmek? Sevgi her zaman tek başına yeterli olamıyor işte. En önemlisi kendine olan saygını,güvenini yitirmemen. Ayy Celeste karakteri beni çok etkiledi aynı zamanda o cenevar kocası. Valla Emmy ödüllerini fazlasıyla hak ettiler .Helali hoş olsun.
Madeline ise çok tatlı, sahiplenici,girişken,korkusuz olmasına karşın çok kontrolcü,pimpirikli ve bazen gereğinden fazla konuşabilen bir karakter. Eskiden çok sevdiğiniz bir insan sizi bıraksa dahi siz onu bırakabilir misiniz? Hele ki dibinizdeyse! Düşünün sevdiğiniz bir adamdan çocuğunuz oluyor ama sizi bırakıp gidiyor ve yıllar sonra başka biriyle evlenip mutlu bir yuva kuruyor ve harika bir eş - baba oluyor. İçiniz yanmaz mı neden ben olamadım diye?Aslında insanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklar değil midir? Bu durumu ne kadar sürede atlatabilirsiniz ya da atlatabilir misiniz? Peki ortada savrulan kıza ne olacak? Sonra da onunla uğraş dur işte. Sonra kafayı ye bla bıla bıla...Kadınlar çocuğunu doğuracağı baba adayını özenle seçmeli sonuçta erkekler geç büyüyen varlıklar değil mi? Tabi olgun görünen meyve fos da çıkabilir! Kader...
Ed ise Medeline'i çok seven ve onu korup kollamaya çalışan bir kahraman ve mikemmele yakın bir eş. Nitekim bir taraf her zaman daha fazla sever ve bu durum illa o kişinin canını yakar.
Jane ise tecavüze uğraması sonucu hamile kalarak çocuğunu bu kasabada büyütmeye karar vermiş bir anne. Yaşadığı o korkunç olay yıllar geçmesine rağmen peşini bırakamamış.Nasıl bıraksın ki eseri her gün dibindeyken. Sadece muhasebe işi yaparak orada o evi nasıl tuttu ve nasıl geçimini sağladı? Merak etmedim değil! Aileden zengin herhalde:)
Son olarak Renata, çok başarılı,tutuğunu koparan ve bu nedenle çevresinde pek fazla sevilmeyen bir karakter. Sizce başarılı karakterler çevrelerince çok da sevilmez mi? Yüksekte olan kişier genellikle yalnız insanlar mıdır?Yanlarında gözüken insanlar sadece çıkar için mi onlarladır? Peki yüksekte olan insanlar yalnızlıktan ,monoton hayatlarından ne kadar memnundurlar? Bu arada Renata'nın kocasının içi doldurulmamıştı, aslında Renata'da çok iyi yazılmamıştı. Açıkçası karısını aldatan bir erkek figürü olabilirdi. Sonuçta çok aşığım diye başlayan, çok mutluyum diye devam eden ama bu sahte aşk sözlerine iki, üç kadını da sığdırabilen yüreği geniş erkekler çok..Yahut karısının başarısını kıskanan ve sürekli onu ezmeye çalışan bir eş. Çok var hayatta bunlardan çok.
Çevremizde o kadar değişik örnekler var ki.

Önemli olan sizin bu karakterlerden bir şeyler bulabilmeniz ve alabilmeniz ve hiçbir hayatın mükemmel derecede iyi olmayacağını bilmeniz. Ya bulunduğunuz hayatta mutlu olacaksınız ya da mutlu olmayı umduğunuz yeni bir hayat yaratacaksınız. Seçim sizin, unutmayın insanlar siz onları hayatınızda tuttuğunuz müddetçe varlar.
Her ne kadar içlerinde çekişmeler yaşasalar da, son sahnedeki kadın dayanışması paha biçilemezdi!
Benim favori karakterim Celeste idi. Hele ki avukat olarak güçlü yanını da görmem hayranlığımı ikiye katladı.Bir kadın düşünün hem başarılı hem harikulede güzel hem de çok iyi bir anne ve bir eş. O sakin tavırlarından hanımefendilik akıyor resmen.Size kocanız şiddet uygulasa düşünün ne kadar küs kalırsınız, trip atarsınız?Belki haftalar,belki aylar. Şahsen bana öyle şeyler yapacak varyaa !!!İşte aslında öyle olmuyor yıkmak, dökmek, parçalamak istemediğin bir aile duruyor karşında. Hayır yani birde, kendisi çok başarılı bir avukat, kendisini savunabilecek güce sahip bir kadın, her şekilde affetmeyi,sessiz kalmayı içindeki sorunları dışarıya yansıtmamayı bilen ve mükemmel bir hayatı varmış gibi gösterebilen bir kadın...Aslında hepimiz aynı yalanı söylemiyor muyuz?
İlk başlarda Medeline mükemmel görünse de kendisininde dediği gibi mükemmel değildi. Kimseyi tam olarak tanıyamayız; çünkü kendimizi tam olarak tanıyamayız. İnsanlar kendilerinin bile kabullenmekte zorlandıkları yanlarıyla yani kendileriyle mücadele etmekte zorundadırlar. Düşünün siz mükemmel misiniz? Elbette mükemmelsiniz ama söylemekten çekindiğiniz ya da kabullenemediğiniz ya da söylemekten korktuğunuz yanlarınız yok mu? Her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır elbet. Peki kime ne kadar kötü, ne kadar iyi diyebiliriz?
Son olarak favori karakterinizi seçin ve olsaydı hangi çiftin hayatı gibi bir hayat isterdiniz ? Kesinlikle Renata gibi olmak ve onun hayatında yaşamak isterdim.Peki ya siz?
Bu arada müzikler harika ötesiydi. Hemen soundtrack'ını baştan sona dinledim.Tavsiye ederim.
Öptüüm.
Bu arada dizi tavsiyelerinizi bekliyorumm.
Comments